2 Tem 2008


Hayat bir gündür aslında. Gün içinde ne kadar çok şey yaparsan, o kadar uzun yaşamış olursun. Ama her uzun yaşayan insan mutlu mudur? Tabi ki hayır! Mutlu olmak için, günü iyi değerlendirmek gerekir. Boş geçirdiğim her günü, boşa yaşanmış sayarım ben ve acırım geriye dönüp… Neden gereksiz geçen bir gün olsun ki, ve neden hayatımın belki de en önemli zamanlarını, yaşanmamış sayayım? Bu nedenle de, planlı gün geçirmek, hesaplı yaşamak en güzeli.Kitap okuyarak geçirdiğim 2 saat, genel yaşamımda kendime harcadığım çok önemli zamanlardır örneğin. Evimde televizyon başında geçirdiğim 3 saat ise, uyuyarak geçirdiğim 3 gündür belki de…Sevgiliyle sarılarak geçirilmiş 2 saati nasıl yorumlamak gerekir diye düşünüyorum da; her ne kadar aktivitesiz de geçiyor olsa, buna çok yorgunken birazcık kestirmek diyebiliriz… O an ihtiyaç duyulan ve mutluluğa sebep olacak bir şey; yumuşacık bir omuz, sıcacık bir yatak…Peki, bu yazıyı yazarken hayatımda nasıl bir iş gerçekleştiriyor olabilirim? İşte bu benim için ve bunu okuyan için farklı bakış açıları doğrultusunda yorumlanır. Ben, sevdiğim bir arkadaşımla sohbet ediyorum, bu kağıt, arkadaşım, kalemse ağzım, desem de okur, bunu yukarıdakilerden hareketle, kestirmeden gidilen bir yere yolu uzatarak üç kat daha geç gitmek veya derste olması gereken bir öğrencinin karşı cafede çay içmekte olması şeklinde anlatacaktır.Her şeye rağmen gerek bir gün içinde, gerekse bir ömürde hep aynı istekler vardır; sorunsuz, mutlu, neşeli bir gün ve yaşam geçirmek… Yatağa mutlu girmek, gülümseyerek ölmek… Günü dolu dolu yaşamış olarak uyumak, tüm istediklerini gerçekleştirmiş olarak yummak gözlerini, hayattaki bütün kötülere, kötülüklere inat…

0 YoRuM: