23 Mar 2009

Heeey! Ben Mutluyuumm! :)

23 Mart 2009
Delicesine yağan yağmurdan korunmak için ortak oldum yalnızlığın şemsiyesine, koluna girip… Yağmur altında yürümeyi hep sevmişimdir… Ama bunu yalnızlıkla yapıyor olmak ne kadar keyif verebilirdi ki? İşte aklımdan bunlar geçerken gördüm onu… Selamlaştık ve o sırada ıslanmaya başladığımı fark ettim. Yalnızlık şemsiyesini de alıp yok olmuştu… Islanarak yürüdük sokaklarda. İşte bana delice keyif veren buydu. Çok beğeneceğimi tahmin ettiği bir yere götürmek istediğini söyledi beni… Binlerce basamaktan oluşan merdivenlere tırmanmaya başladık beraber. Yorulduğumuzda, bir basamağa oturup dinlendik… Sonunda merakla beklediğim yere ulaştık. Islanıyor musun? Dedi. Artık ıslanmıyordum… Aşağıya bakmamı söyledi, hala yağmur yağıyordu hızla ve ben görüyordum bu güzelliği… İki ayrı mindere uzandık, ellerimiz çenemizde seyretmeye başladık ıslanan insanları. Genelde iki kişilerdi; ya yalnızlık vardı ellerini tutan, ya da aşk… Birisi daha gözüme çarptı, tanıyor gibiydim… Biraz düşününce anlayabildim kim olduğunu; Birkaç dakika önce kolunu sıkı sıkı tuttuğum, yalnızlığın ta kendisiydi o… Umursamadım, hatta belli belirsiz bir sırıtıştan sonra onu gördüğümü bile unuttum… Şimdi ise, onsuz geçecek yeni zamanlarımın keyfini çıkarmak aklımdaki…

15 YoRuM:

beenmaya dedi ki...

Yağmuru sever miydi bilmiyorum. Sormamıştım. Söylememişti. Hepsinden önemlisi paylaşmamıştık bile. Çünkü biz, o bunaltıcı yaz sıcağında eritip tüketmiştik, elimizde aşk adına ne varsa. Yağmur o günlerde bizim aşkımızın sokaklarına hiç uğramamıştı. Gitmeye karar verdiği gün, içimde başlayan, çoşan ve bir okyanus olan yağmuru ise hiç bilmedi. Sormadı. Söylemedim. Neden sonra, bizim oralara da uğramaya karar vermişti işte yağmur. Ama ıslanan sadece bendim...
Yağmuru sever miydi bilmiyorum. Ama kırmızı gülü çok sevdiğini bildiğim için, kırmızı bir gül gönderdim ona yağmur yerine. Nedeni yok, benim gibi üşümesini istemedim belki de...Isındı mı bilmiyorum. Sormadım. Söylemedi. Ve böylece, çiseleyen bir aşkın tarihi, yağmura değil tek bir kırmızı gül tanesine yenildi.
Şimdi, delicesine bir yağmur dışarıda. Ve soğuk. Benim içimse, kırmızı bir gül tanesi kadar sıcak ve dingin. Islanan kim, bilmiyorum...

Boskafa dedi ki...

X)hadi bakalım hayırlı işler,bol kazançlarX)anladın senX)hahaha

beenmaya dedi ki...

bu arada mimlendin :))

http://beenmaya.blogspot.com/2009/03/eski-ve-siirli.html

efsa dedi ki...

ne güzel yazmışsın. Ve ne kadar çok benzettim kendimle bir an.

bariisss dedi ki...

/beenmaya/: Sen ne yaptın ama ya... İnanılmaz güzel olmuş çok teşekkür ediyorum...

/Xenophilius/:Sağol yavrum anladım ben :)

/efsa/: Teşekkür ediyorum... Ben mutlu oluyorum yazdıklarımda kendisini bulan insanlar olduğu zaman...

bariisss dedi ki...

Bu arada mim için de teşekkürler beenmaya'cım ablacım :) En kısa zamanda yazmaya çalışıcam...

feanor dedi ki...

hayırlı olsun :P

bariisss dedi ki...

Teşekkürlerimi sunuyorum efem :)

bariisss dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
e.d. dedi ki...

insan yanlızlıktan kurtulduğuna bu kadar sevinebilir herhalde :)

güzel yazı olmuş.

bariisss dedi ki...

hehehe sağol :)

efsa dedi ki...

eyy barışş; mimlendiğini söylemişmiydim.

ey yorum zımbırtısı; sölemediysem sen söyle olurmu.

:P

bariisss dedi ki...

Öğrendim, öğrendim biraz önce.. Teşekkür ediyorum ve birkaç gün içinde yazacağımı bildiriyorum.. :)

ABİ dedi ki...

sevgili Barış, bir şeyi merak ettim...aşağıda yalnızlığı gördüğünde, yanında, minderde hala biri var değil mi?

bariisss dedi ki...

/Abi/: Minderdeki başka biriydi ama artık yok... Yalnızlık bir yolunu bulup geldi yine yanıma ama bu kez mutsuz etmedi beni... :) Yalnızlıkla elele olmanın keyif verdiği zamanlar yaratttım kendime...