20 Eyl 2008

Hayatın Senaryosunu Beğenmedim, O Halde Kendiminkini Yazarım (1. Bölüm)





Bu sabah aynaya bakarken gülümsüyorum kendime... Gözlerimin içine bakıyorum sevgiyle... Mutlu olduğumu söylüyor gözlerim... Oysa bir gece önce nasıl da mutsuzdum. Akan gözyaşlarım sanki gerçek değillerdi... Sahi, neden ağlamıştım o kadar? Kimdi üzülmeme sebep?

Cevabını tabi ki biliyorum ama geçmişte benim üzülmem için birşeyler yapan insanların aslında ne kadar da umutsuz olduklarını görüp atmışım içimdeki fazlalıkları...

Banyodan çıkıp birşeyler giyinip ayrılıyorum evden... Neşe doluyum ve kapıda karşılaştığım komşum da farkedip soruyor neşemin sebebini...
"Hiiç, sadece mutluyum" diyerek ayrılıyorum yanından... Hava o kadar güzel ki bugün, dün yağan yağmurdan hiç iz kalmamış... O damlalar sanki gerçek değillerdi...

Yavaş adımlarla yürürken yanımda benimle beraber yürüyen genci farketmiyorum bile... Beni durdurup adres sorduğunda yüzüne bile bakmıyorum... Sorduğu kafeyi daha önce hiç duymadım. Özür dileyerek yoluma devam ediyorum. Şanslı olmalıyım ki, durağa vardığımda otobüs geliyor hemen. Çok kalabalık otobüs. Ama her zaman beni sinirlendiren itiş kakışlar umurumda olmuyor...

Otobüsten indiğimde yağmur yağdığını fark ediyorum ve gözyaşlarıma engel olamıyorum... Sanki bütün o neşem hayalmiş gibi...


.................................


Üzgündü bu sabah Deniz...
Kaskatı birşey vardı sol tarafında... Öyle bir bastırıyordu ki kalbine, nefes alamıyor gibiydi... Ağlıyordu sürekli ama bitmek tükenmek bilmiyordu gözyaşları...

Daha bir hafta olmuştu Ali'yle ilişkileri biteli... Ama zaman O'nun için o kadar ağır ilerliyordu ki...

Sadece gerektiğinde kalkıyordu yatağından. Çünkü uzun süreli kalkarsa eğer, Ali'nin orada kalan kokusunu da yitireceğine inanıyordu.

Neden yapmıştı ki Ali bunu O'na? Ne çok seviyordu oysa Deniz O'nu... Ali'nin de kendisini aynı şekilde sevdiğine inanmıştı hep...

Gözlerinin içine baka baka, yüzü kızararak, "Seni seviyorum" diyebiliyorken, neden yaptı ki bunu?

Kendisini toplaması gerektiğinin farkındaydı Deniz. Evet mutsuzdu, içi acıyordu belki ama , hayatın devam ettiği bir gerçekti...

Özenmeden, birkaç parça birşey giyinip çıktı evden... Hava soğuktu, yağmur da başlamak üzereydi... Gözleri dolu dolu yürüdü... Yağmur başlamıştı artık... Denizin de gözyaşları önce yavaş yavaş damlamaya başladı, bir süre sonra hızlanan yağmura karışıp kondular yere...

Geçtiği yerlerin farkında değildi... Beyninde oynayan film, geçmişiydi... İzledikçe ağlıyor, ağladıkça da mutluluğu artıyordu filmde... Otobüs geldiğinde durakta olduğunu farketti. Filme öylesine dalmıştı ki, neredeyse ineceği yeri kaçıracaktı. Otobüsten indiğinde, yağmur dinmişti... Kendini toparlayıp yürümeye başladı...

3 YoRuM:

Vladimir dedi ki...

İnsanlar gelişiyor. İki sevgili de gelişiyor bazen insanlar farklı yönlerde gelişiyor işte o zaman ayrılmak lazım, ayrılınca bırakabilmek lazım. Geride kalan olup da hala gideni aramak çok acı verici ve üzücü, sonunun gelmesi bazen yılları alabilir.

İki insan sürekli konuşmalı birbirleri için ne olduklarını dürüstçe paylaşmalı. Bassıp giderken de oturup dürüstçe açıklamalı. Geride bıraktığına en azından geçmişteki güzel ortak paylaşımların adına, kendisini seven insanın hatırına bırakma, bitirme sebebini izah etmeli. Yürümediyse bitmeli.

Kabul etmek, öğrenmek yıllarını alabiliyor insanın.

Jay-Jay dedi ki...

bi sebep bırakmalı...elinde kalan ,avucunda sıkıp kanatabileceğin bi sebep...nedenler ayrılıktan çok yorar insanı,kendini bırakmak daha da kolaylaşır ama bi sebebin varsa ona sarılırsın bazen ağlamak,bazen nefesini kesip boğmak için...

Vladimir dedi ki...

Neden yazmıyorsun? 1 ayı geçti....

İyi misin? Herşey yolundadır umarım.